Bu yazıda, mezure ile kantarı (tartıyı) aydın ile entelektüel arasındaki farkı ölçüp tartmak için almanızı öneriyor olacağım. “Aradaki farkın küçük olmadığı” tezine (hiç tereddütsüz “taraftar” değilse de) tercüman olacağım.
HÜSEYİN A. ŞİMŞEK
Ezilenler, ezenlerine benzedikçe böyle
Ezilen, kendisini ezene benzeyebiliyor. Bunu sağlayan bazen din/inanç, bazen ulusal/etnik köken, bazen yaşanılan coğrafya, bazen ezilen için “mutsuz” ama “ortak” tarih oluyor.
Marx ve Engels, bir “estetik teorisi” kurmuş değildi
Marx ve Engels’in “klasik anlamda bir estetik teorisi” kurmamış oldukları çokça yazılageldi. İzleyicileri, onların sanata dair söyledikleriyle ilgili farklı tavırlar sergilediler. Onların söylediklerini kusursuz gören de sorunlu ve eksik bulan da var.
Sistemle pat olmuş yazar “yoldaşlar”
Gazetecilik mesleğine profesyonel anlamda Ocak 1987’de başladım. İlk romanım da aynı yılın yaz sonunda yayınlandı. Yani bugün, hem gazeteci hem de yazar olarak 32 yılı
Atlara yaptığı gözlüğe müpteladır insan
“İnsan gözü” derken, sadece kafatasının ön yüzündeki iki yuvarlak, somut, elle tutulur uzuv gelmez aklımıza. Binlerce yıldan beridir kültürlenirken, bir dizi ‘kültür göz’ de edinegeldik.
Kıymet bilmek başka, vermek başka
Birçok sözcüğü, deyimi aynı anlamda kullanırız. Yerine, bağlamına göre doğrudur da bu. Ama aslında, sık sık ya da arada bir aynı anlamda kullandığımız o sözcük
Istanbul stellte für mich einen Wendepunkt dar
Vor ca. 44 Jahre wanderte ich in eine riesige Stadt: Istanbul! Sie summte wie eine Biene. Jeder schrie nach etwas anderem. Diese Schreie erinnerten mich
Iskalamamış şairleri ıska geçmeyen bir tiyatrocu
Genco Erkal, en başta Nâzım Hikmet ve Can Yücel’i anlattığı, şiirlerini seslendirdiği oyunlarıyda bir gerçeğin altını çizmeye devam ediyor: Iskalamamış şairleri, ancak ıska geçmeyen bir tiyatrocu canlandırabilir. Ömrüne bereket üstat, daha nice yılların olsun!
Dil, nemiz olur?
Dil, her şeyden önce ve en temel işleviyle bir ifade etme aracıdır.
Başka bir ajanda yok, gazeteciyiz
Siyaset bilimi insanı John Keane’nin deyimini anımsayalım:“Bazıları, bazı şeylerin bazı yerlerde yayınlanmasını istemez. İşte o şeylere haber diyoruz. ”Gazetecilik, hem zor ve riskli hem de gerekli ve zevkli bir meslektir.
En geniş “ölü açı”nız siz misiniz?
Her birimize, kaç yaşındaysak o yaşa kadar gömdüğümüz ya da bize zorla gömdürülen „bakıp görme açılarımız“ı mezarlarından çıkarma cesareti lazım. Böyle bir kazıdır bizi, tek bir açı dışındaki sayısız açımıza “hayalet” muamelesi yapmaktan kurtaracak.
Hümanist bir Avrupalının gözünden iltica akınları
“Avrupa’dan öte köy yok” demeye getiriyor. “Yakında, kaçılacak ya da sığınılacak yer kalmayacak”, diyor ve ekliyor: “Çünkü tüm dünya ‘enfekte’ oldu.” Bütün ülkeler, kentler enfeksiyon riski yüksek; sağaltılmalarında gecikilmiş, dikişleri sökülmüş, kirli ve derin birer yara!
Kimse alınmasın, sözlerim kendime
Gerçek, gördüğüm kadar değil! Gerçek, bana görünenden ibaret olamaz! Baktığım açının dışındakileri yoksaymam, atgözlüğü taşımamdan olmasın mı?
Ist die mehrsprachige Gesellschaft eine Illusion!
Ich sage: Wenn es möglich wäre, würde ich gerne alle Sprachen der Welt sprechen. Deshalb möchte ich meine Muttersprache auch wieder herstellen. Und die multikulturelle und mehrsprachige Gesellschaft ist keine Illusion von Intellektuellen!